SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

##Yatağan

Muğla Vakti - #Yatağan haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, #Yatağan haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Muğla’da Sağlıkta Şok Karar Haber

Muğla’da Sağlıkta Şok Karar

Birlik Sağlık Sen Muğla İl Başkanı Abdullah Gül, Yatağan Devlet Hastanesi’ndeki tek sertifikalı sterilizasyon hemşiresinin Sağlık Müdürlüğü’ne geri hizmete çekildiğini söyledi. Duruma tepki gösteren Gül, “Ameliyatların yapılabilmesi için gerekli olan aletlerin sterilizasyon işlemini yapan ve bu alanda tek sertifikalı hemşireyi pasif göreve çekmek akıl alır gibi değil” dedi. “Menteşe Devlet Hastanesi’nde acil yıkım kararı var, ama faaliyet devam ediyor” Bağımsız Kamu Görevlileri Sendikaları Konfederasyonu ve Birlik Sağlık Sen Muğla İl Başkanı Abdullah Gül, yaptığı yazılı basın açıklamasına, 2018 yılından bu yana acil yıkım kararı olmasına rağmen Menteşe Devlet Hastanesi’nin faaliyette tutulduğunu belirterek başladı. Sağlık Müdürü Mülayim’in yapılan mücadele ve basın açıklamalarına daha fazla direnemeyerek ilk önlem dilekçesinden aylar sonra bir komisyon kurduğunu ifade eden Gül, “Sağlık Müdürü, şimdi de yaptığı skandal görevlendirmelerle halkın sağlığı ile oynuyor” dedi. ” Eğitim ve Araştırma Hastanesi sağlık hizmetinde önemli bir rol oynuyor” Gül, Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin Muğla’nın sağlık alanında amiral gemisi konumunda olduğunu belirterek, hastanenin il dışına ve özel hastanelere bağımlılığı azaltarak halkın sağlık alanında eşit hizmet alması noktasında önemli rol oynadığını söyledi. Ancak her geçen gün yeni bir bölüm ve operasyon açılmasının, zaten yetersiz olan yatak ve personel ihtiyacını daha da artırdığını vurguladı. Gül, “Her gecen gün yeni bir bölüm, yeni operasyonlar zaten yetersiz olan yatak ve personel ihtiyacını daha da fazla arttırmaktadır. Bu anlamada geçtiğimiz günlerde Yatağan Devlet Hastanesi, Eğitim Araştırma Hastanesi ile birleştirme kararı alınmış yatak kapasitesi artması için çözüm olma yolunda hareket edilmiştir” dedi. “Sterilizasyon hemşiresini pasif göreve çekmek yapılan çalışmaları baltalıyor” Gül, Yatağan Devlet Hastanesi’ndeki tek sertifikalı sterilizasyon hemşiresinin aktif görevden alınıp Sağlık Müdürlüğü’ne çekildiğini söyledi. Gül, “Muğla halkının sağlı için bu mücadeleler devam ederken, sağlığın başındaki Sağlık Müdürü Mülayim’in yaptığı geçici görevlendirme ne akla ne ziyana sığar cinsinden. Yatağan Devlet Hastanesi’ndeki tek sertifikalı sterilizasyon hemşiresini aktif alandan alıp Sağlık müdürlüğüne geri hizmete çekmesi “yapılan bu çalışmaları baltalamaya mı çalışıyor?” sorusunu akla getiriyor. Ameliyatların yapılabilmesi için aletlerin steril etme işlemini yapan deneyimli ve bu branştaki tek kişiyi pasif göreve çekilmesi akıl alır gibi değil. Bu personeli devletin imkanları ile yapılan işlerin daha profesyonel ve kalite olması adına eğitime gönderiyorsunuz. Sonra aynı kişiyi böylesine kritik bir anda geri hizmete çekiyorsunuz” ifadelerini kullandı. “Neden sertifika eğitimine gönderildi?” Sağlık Müdürü Mülayim’e seslenen Gül, “Bu kişiyi pasif görevde değerlendirecektiniz neden devletin imkânları ile sertifika eğitimine gönderdiniz? Sterilizasyon görevini yapacak başka personeliniz yok mu? Bu görevlendirmeyi yaparken halkın çıkarlarını mı yoksa referansların çıkarlarını mı gözetiyorsunuz? Birilerine çıkar mı sağlıyorsunuz, yoksa vatandaşı mı cezalandırıyorsunuz?” diye sordu.

Öğretmenler Yenilikçi Eğitim Teknikleri İle Donatılıyor Haber

Öğretmenler Yenilikçi Eğitim Teknikleri İle Donatılıyor

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli çerçevesinde, disiplinler arası eğitim uygulamalarını güçlendirmek ve eğitimde yenilikçi yaklaşımları teşvik etmek amacıyla STEM (Fen, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik) seminerleri düzenlendi. Kavaklıdere ve Yatağan ilçelerinde gerçekleştirilen bu seminerlerde, ilgili bölgelerdeki koordinatör öğretmenler, disiplinler arası eğitim yöntemlerini daha etkin bir şekilde uygulamaya yönelik bilgilerle donatıldı. Seminerler, Muğla İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nün Ar-Ge Biriminde görev yapan uzman öğretmenler tarafından organize edildi. Eğitimlerde, öğretmenlere STEM'in temel ilkeleri, uygulama alanları ve öğrencilere nasıl daha verimli bir öğrenme deneyimi sunulabileceği konularında kapsamlı bilgiler verildi. STEM yaklaşımının öğrencilerin analitik düşünme yeteneklerini geliştirmeye, problem çözme becerilerini artırmaya, desteklemeye yönelik sunduğu fırsatlar ele alındı. Seminerlerde ayrıca Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nin hedefleri doğrultusunda, eğitimdeki yenilikçi yaklaşımların nasıl entegre edileceği ve bu modelin sunduğu vizyonun STEM ile nasıl örtüştüğü üzerinde duruldu. Kavaklıdere ve Yatağan ilçelerindeki seminerlere katılan öğretmenler, öğrendikleri yöntem ve teknikleri okullarında uygulayarak daha nitelikli bir eğitim sunmayı hedeflediklerini belirtti. Bu eğitimler, Türkiye genelinde STEM eğitiminin yaygınlaştırılması ve öğrencilerin bu alanlara olan ilgisinin artırılması için atılan önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. STEM seminerleri, koordinatör öğretmenlerin bilgi birikimlerini genişleterek, öğrencilerin gelecekte daha donanımlı bireyler olarak yetişmesine katkıda bulunmayı amaçlıyor. Bu tür seminerlerin ilerleyen dönemlerde diğer ilçelerde de düzenlenmesi planlanıyor. STEM eğitimleri sayesinde, disiplinler arası öğrenme yaklaşımlarının Türkiye genelinde daha yaygın bir şekilde uygulanması ve öğrencilerin farklı alanlardaki becerilerinin daha erken yaşlarda keşfedilmesi hedefleniyor.

Yatağan’daki Cinayet Davasında Şok Karar Haber

Yatağan’daki Cinayet Davasında Şok Karar

Muğla’nın Yatağan ilçesinde eşi Mehmet Çoban tarafından yakılarak öldürüldüğü öne sürülen Figen Çoban davası yeniden görüldü. Mahkeme, Mehmet Çoban’a verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını “haksız tahrik” indirimi uygulayarak 24 yıl hapis cezasına çevirdi. Yatağan’a bağlı Yeşilbağcılar Mahallesi’nde Figen Çoban’ın eşi Mehmet Çoban tarafından öldürmesi ile ilgili davanın 7 Mart’ta yapılan dördüncü duruşmasında savcı sanığın annesi H.Ç. hakkında beraat, Figen Çoban’ın kayınbiraderi Süleyman Çoban için ‘eyleme iştirakten’ ceza verilmesini istemiş, sanık Mehmet Çoban hakkında ise eşi Figen Çoban’ın iş yerindeki bir şahısla olan mesajları nedeniyle ‘haksız tahrik indirimi’ uygulanmasını talep etmişti. Ancak mahkeme, 4 Nisan’da savcının ”haksız tahrik indirimi” talebini kabul etmeyerek, sanığa ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası vermişti. Figen Çoban’ın kayınbiraderi Süleyman Çoban ise 17 yıl hapis cezası almıştı. Savcı Mehmet Çoban hakkında verdiği karara itiraz etmişti. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 24’üncü Ceza Dairesi de itirazı kabul ederek davanın yeniden görülmesine karar vermişti. 18 Eylül’de yapılan duruşmada mahkeme, Mehmet Çoban’ın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını “haksız tahrik” indirimi uygulayarak 24 yıl hapis cezasına çevirdi. Mahkeme, Figen Çoban’ın kayınbiraderi Süleyman Çoban’a verilen 17 yıl hapis cezasını da onadı. “Yargıtay’a temyiz hakkımızı kullanacağız” Karara ilişkin bugün açıklamalarda bulunan Figen Çoban’ın aile avukatı Kemal Ertuğrul, şunları söyledi: “Yargılama sonunda İzmir 24. Ceza Dairesi sanığın haksız tahrik altında eylemi işlediğini kabul ederek, ciddi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasından vazgeçerek 24 yıl ağır hapis cezası verilmesine, diğer sanığın beraat kararının onaylanmasına ve kardeşinin 17 sene olan cezasının da onanmasına karar verildi. Bizim istinaf taleplerimiz bu aşamada kabul edilmedi. Yine bir yüksek mahkeme klasiği. Daha önceden de takip ettiğim benzer dosyalarda yerel mahkemelerin vermiş olduğu ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarını yüksek mahkemeler hep “haksız tahrik” indirimi uygulamalı gerekçesiyle sanık lehine bozmuştur. Burada da aynı karar verildi. Mahkeme sonuçta, sanıkların bu eylemi işlediği konusunda bir tereddütte yer olmadığından bahisle, cinayet suçundan her ne kadar indirim yapılsa bile gereken cezaları verdi. Ancak bir insan sistematik olarak sürekli dövdüğü, sürekli maddi manevi işkence yaptığı karısına sonuçta bir bahane bularak yine kötü bir şekilde dövüyor. Kadın evlerinin bulunduğu köy evinde dövülerek balkondan yuvarlanıyor ve yerde baygın vaziyette henüz ölmüş değil. Bu durumdayken zaten, ‘Öldü diye bırakıldığı aşamada bile yaşıyordu’ diye tanık ifadesi var. Bu durumda yerde yatan eşinin üzerine benzin döküp annesi, erkek kardeşi ve en önemlisi çocuklarının gözü önünde benzin döküp bu kadını yakarak ölümüne nesne oluyor. Böyle işlenmiş bir cinayetin hukuki niteliği, ‘tahrik altında eşi öldürmek’ midir yoksa gerçekten hukuken affedilemez bir inanılmaz derece kötü ve hunharca işlenmiş bir eylem midir? Bence tartışılması gereken konu budur. Kıskançlık sebebi ile bir insan başka bir insana bunu yapıyorsa hukuken himaye görmemesi gerektiğine inanıyorum. Yargıtay’a bu kararı temyiz hakkımız var. Bu hakkımızı kullanacağız.”

YATAĞAN ORMAN YANGINI VE ARICILAR: MUĞLA ARI YETİŞTİRİCİLERİ BİRLİĞİ’NİN AÇIKLAMASI Haber

YATAĞAN ORMAN YANGINI VE ARICILAR: MUĞLA ARI YETİŞTİRİCİLERİ BİRLİĞİ’NİN AÇIKLAMASI

Muğla’nın Yatağan İlçesinde çıkan orman yangınına neden oldukları gerekçesiyle tutuklanan baba ve oğul hakkında Muğla Arı Yetiştiricileri Birliği basın açıklaması gerçekleştirdi. Muğla Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Veli Türk yaptığı açıklamada yöre halkının ifadelerinde muğlaklar olduğunu belirterek, “Sadece yöre halkının iddiasına ve tahminine dayanılarak suçlu ilan edilen arıcılar henüz suçları sabit görülmediği halde tüm mecralarda kesin suçlu ilan edilmiştir. Görgü tanıklarının verdikleri bilgilerde muğlaklıkların olduğu bilinmekte olup, yangının çıkış anını gören de yoktur” dedi. “Yöre halkının iddiasına dayanılarak arıcılar suçlu ilan edilmiştir” Yöre halkının iddiasına ve tahminine dayanılarak arıcıların medyada kesin suçlu ilan edildiğini söyleyen Veli Türk, “Yatağan İlçemiz Yava Mahallesinde yaşanan yangının arıcı kaynaklı olduğu iddiası gerek yerel, gerekse ulusal basında uzunca süre yer almıştır. Olayın yaşandığı ilk günden itibaren, özellikle sosyal medya üzerinden arıcıları hedef alan söylemler ve paylaşımlar bizleri ziyadesiyle üzmüştür, kırmıştır. Sadece yöre halkının iddiasına ve tahminine dayanılarak suçlu ilan edilen arıcılar henüz suçları sabit görülmediği halde tüm mecralarda kesin suçlu ilan edilmiştir. Görgü tanıklarının verdikleri bilgilerde muğlaklıkların olduğu bilinmekte olup, yangının çıkış anını gören de yoktur. 40-50 yıllık arıcılık deneyimi olan bir kişinin doğaya ve ormana karşı ne denli yüksek özen ve dikkat ile hareket edebileceği gerçeği de göz ardı edilmemelidir. Yangın bölgesinde arılarının olması, yangının büyüklüğü ve delillerin karartılmaması gerekçeleri ile arıcılar tutuklanmıştır. Unutulmamalıdır ki; masumiyet karinesi gereği, bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar suçsuz sayılır. Arıcılarımız, olay günü sabahtan arılarına bakım yaptıklarını kendileri de ifade ediyorlar. Ancak yangın ihbarının yapıldığı saatlerde olay mahalinde olmadıkları yine ifadelerinde yer almaktadır. Yangının ilk çıktığı iddia edilen sahada Birliğimizce de inceleme yaptık. Arıların bulunduğu zeytinlik, köy asfalt yoluna sıfır konumda olup, arıların bulunduğu noktanın ise köy asfalt yoluna uzaklığı 40-45 metre, hemen üst kısmından geçen orman yoluna ise arılar neredeyse sıfır konumda olup sadece yol kot farkından dolayı yukarıda kalmaktadır. Arıların bulunduğu yer düşünüldüğü gibi tamamen ormanlık alan içinde sadece orman yolu ile ulaşımın olduğu ve sadece arıcıların kullanımında olan bir saha olmayıp, kamuya açık bir alan niteliğindedir. Burada direk arıcıları zan altında bırakmak yerine, tüm olasılıkların değerlendirilmesi ve konuyla ilgili çok detaylı bir araştırma, takip ve bilirkişi heyetinin görüşlerine ihtiyaç olduğu aşikardır” diye konuştu. “Ormanlar biz arıcıların geçim kaynağıdır” Muğla Arı Yetiştiriciler Birliği Başkanı Veli Türk, binlerce arıcının geçimini ormandan sağladığını ve doğaya zarar vermek istemediklerini belirterek, “Sektörümüz adına çok üzücü bir olayla karşı karşıyayız. Böyle bir olayın direkt arıcılık sektörümüzle ilişkilendirilmesi, ülkemizdeki 80 bin arıcı ailesini çok üzmüştür. Ormanlar biz arıcıların geçim kaynağıdır. Ormanlar bizim evimizdir. Ormana bırakın zarar vermeyi, zarar verecek bir durum olduğunda ormanı koruyan bizleriz. 2021 yılında yaşadığımız mega yangınlarla bizler sadece yaşam alanlarımızı değil, ekmek teknelerimizi de kaybettik. Orman yangınları nedeniyle arıcıların yaşadığı üzüntü ve kayıp, hiçbir sektörle kıyaslanamayacak derecede büyüktür. Son yaşanılan olayda; orman ağaçlarının kesilmesine dahi karşı çıkan bizler, burada ciddi şekilde zan altında bırakılmaktayız. Bu algı yanlıştır, akla mantığa aykırıdır. Bugün Türkiye sınırları içerisinde orman alanlarında milyonlarca arı kolonisi konaklatılmaktadır. Onbinlerce arıcı ailesi orman alanlarından geçimini sağlamaktadır. Hiçbir arıcı ormana ve doğaya zarar vermek istemez, aksine korur. Arıcı bilir ki orman varsa ben varım Kesin olarak ispatlanmamış bir olayda, velev ki istenmeyen bireysel bir durum yaşanmış olsa da, ülke arıcılığının hedef gösterilmesi kabul edilemez bir durumdur. Ülkemizde her yıl binlerce orman yangını çıkmaktadır, ama sebepleri ne olursa olsun hiçbir meslek grubu veya sektör hedef gösterilmemiştir. Yatağan Yava mahallesinde çıkan yangında, sadece arıları orada diye, orman yangınlarının sebebi-suçlusu sektörümüzmüş gibi ilan edilmesi, bizleri derinden yaralamıştır. Unutulmamalıdır ki, ormanlar yanınca ilk zarar görecek olan biz arıcılarız. Kamuoyunda oluşturulmaya çalışılan, “arıcının ormanı yaktığı” algısı, arıcılık sektörüne orman yangınlarından daha çok zarar vermektedir. Şunu belirtmek isteriz ki; tarımın sigortası arıcılık zarar görürse, tarım sektörünün tamamı zarar görecektir ve bu zarar hesap edilemeyecek büyüklükte olacaktır. Yargılama süreci daha tamamlanmamıştır, adli süreç tamamlanıncaya kadar herkesin süreci saygıyla takip etmesi kamuoyundan beklentimizdir. MAYBİR olarak söz konusu bu hukuki sürecin takipçisi olacağımızda bilinmelidir” dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.